Konuşma ve Beden Dilinin Nörobiyolojisi

Konuşma ve Beden Dilinin Nörobiyolojisi

Antropolojide “insansı/hominid” olarak behsedilen insanlar dahil Homo sapiens ile tüm büyük maymunlardan yaklaşık altı milyon yıl önce ayrılan “insanımsı/hominin”lerden olan Homo habilis yaklaşık 2 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır. Genel zekâ düzeyi ve beyin büyüklüğüyle önceki homininlerden daha iyi olan Homo habilisleri yaklaşık 1.8 milyon yıl önce Homo erectus takip edecekti ve bu insansılar kendilerine göre önceki insansılardan, gelişmeye devam eden beyinleri sayesinde kazandıkları özfarkındalıkla, daha üstündü. 

Neandertaller (Arkaik Homo sapiens) yaklaşık 200 bin yıl öncesinden başlayarak başkalarının düşüncesinin farkında olacak şekilde bir “zihin kuramı”na sahip olurken erken dönem Homo sapiens yaklaşık 100 bin yıl öncesinden başlayarak kendi zihinlerinden geçenleri derinlemesine düşünebilmelerini sağlayan içebakışçı bir beceri geliştirdi. Bu bağlamda başkalarının ne düşündüğünün yanı sıra, başkalarının kendisi ile ilgili düşünceleri ve bu düşüncelere gösterdikleri tepkilerle ilgili düşünebilme yetisi kazandı.  

Modern Homo sapiens dediğimiz şimdiki insan ise yaklaşık 40 bin yıl önce başladığı kendini geçmişte ve gelecekte düşünebilme becerisini yani “otobiyografik bellek” özelliğini geliştirerek gelişen beyni ile geleceği öngörebilme ve plan yapma becerisine sahip oldu. Şimdiki insan/ Modern Homo sapiens “otobiyografik bellek” yeteneğini geliştirerek geleceği o sırada yaşayan diğer homininlere göre daha ustaca planlayabilmesi sayesinde yaşadığı çevrede büyük bir avantaj sağladı.1,2 

Yeni öğrenilen bir telefon numarasını tuşlarken numarayı hatırlamaya çalışma örneğinde olduğu gibi Kısa süreli bellek/İşleyen bellek, akıl yürütme, anlama ve öğrenme gibi üst düzey bilişsel işlevler için gereken bilgileri zihinde tutma ve kullanma işlevini görür. Uzun süreli/otobiyografik bellek ise, yıllarca depolanabilen bellek izleridir. 

Otobiyografik belleğin gelişimi ile insan kendisinin farkında olma/özfarkındalık ve kendi düşüncelerinin yanı sıra başkalarının düşüncelerinin de farkında olma becerisini iki yaşından itibaren kazanmaya başlar.  Bu bağlamda kişi kendi gereksinimlerini de, başkalarına verdiği tepkileri de düşünme yeteneği kazanır. Otobiyografik bellek, insanların geçmişte yaşadıkları  deneyimleri göz önünde bulundurarak gelecekteki davranışlarını planlamasını sağlar.  

Beynin özfarkındalık ağının en önemli elemanları ön singulat, ön insula ve alt parietal bölümüdür. Deneklerin başka insanları düşündüğünde yapılan beyin görüntüleme incelemeleri, o sırada orta prefrontal korteksin, burada yer alan ön singulatın ve prefrontal korteksin alt kısmında, alt parietal alan ile en son gelişen beyin bölgeleri arasında yer alan insulanın aktif olduğunu göstermiştir.3 

Zihin kuramı ile ilgili işlevlerin gerçekleşmesinde en kritik yerlerden biri kabul edilen ön singulat ile diğer insanların ne hissettiklerini anlamamızı sağlayan mekanizmada temel bir rol oynayan insula, insanın hem kendisi hem de başkaları ile ilgili düşünme aşamasında önemli beyin bölgeleridir.1 

Ön singulat ve insulanın sağladığı zihin kuramıyla kendimizi başkasının yerine koyabilmemiz, bir anlamda zihnini okumamız; başkalarını sadece dinleyerek değil yüz ifadeleri, bakış, duruş ve hareketlerini yani beden dillerini gözlemleme becerimizi de içermektedir. Farkına vardığımız duygu ve düşüncelerimizi referans almamız, başkalarını da anlamamızı sağlar.4  

Başkalarının mimiklerine ve beden diline bakarak  ne düşündüğünü anlama ya da zihnini okuma denen konu, başkalarının konuşmalarını yorumlamayı sağlayan, beyinde üst temporal alanın arkasında genellikle solda bulanan Wernicke konuşma alanı ve bağlantılarının işlevidir. Yan prefrontal alan ile temporal lobun diğer kısımlarını birbirine bağlayan arkuat sinir demeti, zihin kuramının geliştirilmesinde önemli olan bir diğer bağlantı yoludur.1,5 

Şiddet içeren bir olay izlerken ürkmemizi, dehşet veren bir yazı okurken ürpermemizi sağlayan şey, insanlarda insula ve alt parietal bölgeler de dahil kortekste yaygın olarak bulunduğu ileri sürülen ayna nöron ağına sahip olmamızdır. Yeni milenyum öncesi maymun beyninde bir hedefe yönelik eylem gerçekleştirildiğinde bazı nöronların ateşlendiği ve bir maymunun benzer bir hareketi yapan bir başka maymunu izlediğinde de bu nöronların yine ateşlendiği belirlenmiştir. Zihin kuramının ilgi çekici bir başka nöroanatomik yönü de bu ayna nöronlardır.6 

Bazı nöroanatomik kanıtlar insanlarda dilin, frontal ve parietal lobların gelişimi ile biraz daha geç geliştiğini gösterir. İnsanlardaki kortekste bulunan konuşma alanlarından farklı olarak maymunlarda karışık sesler çıkarmak için kullandıkları konuşma alanları limbik sistem ve beyin sapındadır. İnsanlar canı acıdığında bağırırken, bir şeye kızıp küfrederken, hüzünlenip ağlarken ve komik bir şeye kahkaha atarken aynı hayvanlarda olduğu gibi limbik bölgelerini kullanarak bu duygulara özgü sesler çıkarır ve bazen bu eski konuşma alanlarını kullanırlar.  

Limbik sistemden daha sonra gelişen ve üst bilişsel işlevleri destekleyen kortikal destekli dil ve konuşma yoluyla iletişim becerimizle, daha stratejik, planlı ve düzenli iletişim kurabiliriz. 

Evrimsel süreçte limbik sistemden sonra gelişmiş olan korteksteki Broca alanı ve Wernicke alanı adını alan iki beyin alanı tarafından, insanda konuşmanın büyük kısmı kontrol edilir. Frontal lobda bulunan ve sözlü konuşmayı kontrol eden Broca alanı anatomik olarak ağız, dil ve gırtlak kaslarını yöneten beyin bölgesine bitişiktir. Üst temporal lobda bulunan ve temporo-parietal alana bitişik Wernicke alanı ise ikinci konuşma alanıdır ve konuşmanın anlaşılmasını kontrol eder. Özfarkındalığın, başkalarının düşüncelerine ilişkin farkındalığın ve kendi düşünce becerisinin gelişmesiyle ilişkili alanlar beyindeki bu iki konuşma alanıdır.7   

Daha etkili avlanma ve adaptasyon stratejilerinin geliştirilmesinde, otobiyografik belleğin dil ile birleşimi yardımcı olmuştur. Dilin ve konuşmanın gelişmesi, kişisel olayların ve planların paylaşılmasını sağlayarak geleceği planlama becerisini  artırmıştır. 

 

Broca ve Wernicke Alanları 

Beynimizin süreç içerisindeki gelişimi ve konuşmanın büyük oranda kontrol edildiği Broca ve Wernicke alanları ile ilgili detaylı bilgiyi Görünmeyen Beyin, Öğrenilmiş Çaresizlik, Davranışsal Nörobilimin Temelleri ve Deneysel Araştırma Teknikleri, İnsanlar ve Yanılgılar, Cehalet Bilimi, Hazdan Bağımlılığa ve Madde Bağımlılığı vb. kitaplarının yazarı Prof. Dr. Tayfun Uzbay’ın Psikeart dergisindeki makalesinden aktarmış oldum. Broca alanı ve Wernicke alanı adını alan iki beyin alanı görseli de Nöropsikofarmakoloji Uzmanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay’ın Davranışsal Nörobilimin Temelleri ve Deneysel Araştırma Teknikleri kitabından alınmıştır. 8,9 

İnsanların mimiklerinden ve beden dillerinden düşündüklerini anlamamızı sağlayan Wernicke konuşma alanı sayesinde, sosyal hayattan iş hayatına kadar sembol beden dili hareketlerini anlayabiliyoruz. Bu sembol hareketler kültürler arası farklılık göstermekle birlikte, gerek kendimizi doğru ifade edebilmek gerek karşımızdaki insanların duygu ve düşüncelerini doğru analiz edebilmek noktasında önem kazanıyor.  

 

İletişimde Beden Dili 

İnsanlar arasında 20.000 farklı yüz ifadesi belirlenmiştir. Toplam 700 bin farklı fiziksel jest, yüz ifadesi ve hareket olduğu bilim adamları tarafından ortaya konulmaktadır. 10  

Beden diline ön yargısız ve cesaretle yaklaşıldığında birçok görüşme ve karşılaşmanın başarıya götüreceğini belirten Acar ve Zuhal Baltaş, duyguların ve düşüncelerin kelimelere dökülmediği durumların da rahatça hissedilebileceğini ifade eder. 

İnsanların kelimeleri, çoğunlukla gerçek duygu ve düşüncelerini örtmek için kullandıklarını söyleyen Baltaş çifti, beden dilinin önemiyle ilgili şunları açıklar: “Böyle anlarda bir bakış, başın bir dönüşü, kavrayan bir jest, savunucu bir mimik, binlerce kelimeden fazla anlam taşır.” 11 

İnsanın hayatı boyunca genellikle farkında olmadan günlük beden dilini son derece etkili kullandığını ancak bedenini, kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol edemediğini belirten Baltaşlar, bedenimizin olaylara veya durumlara karşı çok daha fazla –kendiliğinden- tepkiler verdiğini söyleyerek şunları belirtir: 

“Gerçek duygu ve düşüncelerimizi kelimelerin arkasına gizlemek belki mümkündür ama beden dilimizi gizlememiz çok kere mümkün değildir. Duygu ve düşüncelerin anlaşılmasında kelimeler değil, beden esastır.” 12 

 

Sözsüz İletişimde Duygular 

Bazen en kötü sözler bile tek bir bakışın etkisini yaratamazken; sözsüz iletişimle bir bakış, bir dokunuş, bir sevgi ya da hayranlık duygusu daha güçlü bir şekilde dile getirebilir. 13  

Kültür ve İletişim Etkisi 

İletişimde olduğumuz kişilerle kültürel ortak özelliklerimiz ne kadar fazlaysa birbirimizin beden dilini anlamamız da o ölçüde kolaylaşır. Bu yüzden bir bireyin yaşadığı en yakın çevresi olan aile içinde beden dili etkin biçimde yoğun olarak kullanır. 14  

Beden dili kullanımı yönünden kültürler arası farklar arttıkça, farklı bir ülkeye gittiğimizde çevremizdeki insanların duygu ve düşüncelerini anlayabilmemiz oldukça güçleşebilir. 15   

Sözsüz iletişimde hareketlerimizin bir kişiyi sevip sevmediğimizin güvenilir kanıtı olabileceğini ve beğenme, tiksinti, kuşku, korku, mutluluk gibi temel duyguları doğrudan anlatabileceğini belirten Yalçın ve Adiller,  kalkıp gitme, konuşma, açıklama veya reddetme gibi niyetleri de ifade edebileceğini şöyle anlatır: 

Bu bağlamda; makamında oturan bir yöneticinin görüşmeye gelen birini masasında oturarak kabul etmesiyle bizzat kalkarak çalışma masasında yüz yüze görüşmeye daveti arasında sözsüz iletişim başarısı açısından fark vardır. 16  

Samimiyet ifade etmek için kullanılabilme yönüyle ise sözsüz iletişim hareketlerinin; gülümseme, dokunma, göz kırpma, karşılıklı göz teması, kucaklama, el sıkma, yanağını okşama veya çenesinden tutma biçimi vb. olduğunu belirten Yalçın ve Adiller, egemenlik ve denetim oluşturmak için de kullanılabileceğine temas ederek;  

konuşmacının konuşmaya başlamadan önce sessiz bir şekilde salonda gözlerini gezdirmesi, iki elini birden ileri doğru kaldırması veya masaya vurarak susmalarını beklemesi örneklerini verir. 

Yalçın ve Adiller, beden dilini kullanarak üstünlük sağlamanın diplomatik ve siyasi krizler yaratacak kadar önemli olduğunu, ikili diplomatik görüşmelerde bacak bacak üstüne atılması, tokalaşırken aynı protokol sırasındaki devlet adamının kolundan tutulması, omzuna vurulması veya sırtından tutulmasının egemenlik kurma olarak algılanmakta olduğunu belirtmektedir.  

Yalçın ve Adiller, kadınların, başkalarıyla etkileşirken dokunma, göz teması, açıklayıcı beden hareketleri, gülümseme ve sürekli bakış gibi sözsüz davranışları daha çok kullanma eğiliminde olduğunu Hall’ın şu sözleriyle açıklar: “Kadınlar ayrıca, sözsüz ipuçlarını erkeklerden daha doğru yorumlayabilmektedirler.” 17  

Bir grup araştırmacıya göre de; bir olasılıkla da, konuşma öncesi bebeklere baktıkları için kadınların sözsüz iletişime dair ipuçlarına genetik olarak ‘programlanmış’ bir duyarlılıkları vardır. 18  

Sözsüz İletişimde Kimlik Tanımlama 

Sözsüz iletişim, bir kişinin kimliğini yansıtan, kişilik özellikleri, sosyal statüsü ve karakteristik özellikleri ile ilgili çok önemli bilgiler verebilir. Kişinin giyim kuşamı, yeme-içme alışkanlıkları gibi şeylerle yani kullanım ve tüketimleriyle ya da ses tonu, vücut duruşu, mesafesi gibi özellikleriyle değerlendirme işlevine sahiptir. Yalçın ve Adiller bu konuda şunları ifade eder: 

“Bu durumu çok iyi bilen dilenciler, dolandırıcılar büyük bir ustalıkla kullanırlar. Yine gizli servisler ve güvenlik görevlileri de algı yönetiminde bu alanda eğitim alırlar.”19  

Konuşma ve beden dili ile ilgili okumak, yazmak ya da anlatmak istediklerim hiçbir zaman bitmeyeceği için sözlerimi tam da yeri gelmişken profesyonel deneyimlerini kitap haline getiren eski FBI Ajanı Joe Navarro’nun şu satırlarıyla bitirmek isterim. 

“Eski bir Latin deyişi vardır; ‘Qui docet, discit’ (Öğreten kişi, öğrenir). Birçok açıdan yazmak da böyle bir şey; insanın her günü keyifle tamamlamasını sağlayan bir öğrenme ve anlama süreci.”20  

Konuşma ve beden dilinin nörobiyolojisinden söze başlayıp bitirmeye gönlümün elvermediği yazımı keyifle okumanız dileğiyle... 

Sevgiler. 

 

KAYNAKÇA 

1. Torrey EF. Beynin Evrimi ve Tanrıların Ortaya Çıkışı. Çeviren: Erkan Aktaş, Paloma Yayınevi, Paloma Medya Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti., İstanbul, 2018. 

2. Uzbay T. Görünmeyen Beyin. Destek Yayınları, 4. Baskı, İstanbul, 2019. 

3. Allen JS. The Lives of the Brain: Human Evolution nad the Organ of Mind. Harvard University Press, Cambridge, 2009. 

4. Baron-Cohen S. Mindblindness: An Essay on Autism and Theory of Mind. MIT Press, Cambridge, 1997. 

5. Carter RM, Bowling DL, Reeck C, Huettel SA. A distinct role of the temporal-parietal junction in predicting socially guided decisions. Science 337(6090): 109-111, 2012. 

6. Rizzolatti G, Craighero L. The mirror-neuron system. Annu Rev Neurosci 27: 169-192, 2004. 

7. Roth G. The Long Evolution of Brains and Minds. Springer, New York, 2013. 

8. Uzbay T. Uzbay M. Beynin Evrimsel Gelişimi Penceresinden Dedikodu ve Dedikodunun Nörobiyolojisi. PsikeArt 2024. 

9. Uzbay T. Davranışsal Nörobilimin Temelleri ve Deneysel Araştırma Teknikleri.  Ankara Nobel Tıp Kitabevleri, 1. Baskı, Ankara, 2024: 22-109. 

10.  Pei ve Birdwhistell’den aktaran, Yalçın A. - Adiller S. Sözsüz İletişim Şehir Efsanesi Olarak Beden Dili, Mediacat, 2016:246. 

11. Baltaş ve Baltaş, 2017:12.  

12.  Baltaş ve Baltaş, 2017:13.  

13. Yalçın A. - Adiller S. Sözsüz İletişim Şehir Efsanesi Olarak Beden Dili, Mediacat, 2016:254-255. 

14. Baltaş ve Baltaş, 2017:22. 

15. Baltaş ve Baltaş, 2017:22. 

16. Yalçın A. - Adiller S. Sözsüz İletişim Şehir Efsanesi Olarak Beden Dili, Mediacat, 2016:258. 

17. Hall’dan aktaran Yalçın A. - Adiller S. Sözsüz İletişim Şehir Efsanesi Olarak Beden Dili, Mediacat, 2016:267. 

18. Taylor, Peplau ve Sears’dan aktaran Yalçın A. - Adiller S. Sözsüz İletişim Şehir Efsanesi Olarak Beden Dili, Mediacat, 2016:268. 

19. Yalçın A. - Adiller S. Sözsüz İletişim Şehir Efsanesi Olarak Beden Dili, Mediacat, 2016:254. 

20. Navarro J. - Karlins M. Beden Dili Eski FBI Ajanından İnsanların Bedenini Okuma Rehberi, Alfa Basım Yayım, 2017:18.